Bakışlarına hüzün bulutlanmış bir öğrenci ile sohbet ediyorum, konuşup hüzününün sebebini anlatmasını sağlamaya çalışıyorum.
Zira dertleşmeye, içini dökmeye çok ihtiyacı olduğu bakışlarının ardında göz bebeklerine kümelenmiş hüzününden anlaşılıyor.
“Nasıl gidiyor?” diye soruyorum.
Hiç iyi gitmiyor.
Bugün matematik dersimiz vardı, ders çok sıkıcı geçti.
Neden? diye soruyorum.
Öğretmen çok değişik!
Konuyu anlatmıyor.
Bu da yetmiyormuş gibi; “Bu konuyu bilmeyen varsa gitsin kumda oynasın” diyor.
Sonra büyük çoğunluğumuz susup kalıyoruz.
"Konuyu anlatın, konuyu bilmiyoruz" dememizin önünü kesiyor.
Bilmediğimiz yerleri, anlamadığımız konuları, yapamadığımız soruları sormak için bizi yüreklendirmesi gerekirken anladığımızı sanarak üstünkörü anlatıp gidiyor.
Makalenin tamamını okumak için tıklayın
Kaynak: